GÖRÜŞLERİMİZ

Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu
ANA SAYFA / Ceza Hukuku / Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

I. Giriş
Türk Ceza Kanunu'nun 188. maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu kapsamlı bir şekilde düzenlemiştir. Bu madde, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle ilgili çeşitli fiilleri suç olarak tanımlamakta ve bu fiillerin cezai müeyyidelerini belirlemektedir.

II. Kanun Metni

TCK Madde 188:

(1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye'de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.

(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 27/3/2015-6638/11 md.) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu
veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, bazmorfin, sentetik kannabinoid ve türevleri,
sentetik katinon ve türevleri, sentetik opioid ve türevleri veya amfetamin ve türevleri olması,71

b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi, hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) (Değişik: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/22 md.) Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.

(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, sevk eden, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

III. Suçun Maddi Unsuru

Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunun failinin kimliği açısından Türk Ceza Kanunu'nun 188. maddesinin 8. fıkrası, suçun belirli meslek gruplarından kişiler tarafından işlenmesi durumunda verilecek cezanın artırılacağını öngörmektedir. Bu suçun mağduru, toplumun genelidir. Suçun konusu ise uyuşturucu veya uyarıcı maddelerdir. Türk Ceza Kanunu'nda bu maddelerin net bir tanımı bulunmamaktadır. Failin bu suçları işleme amacı genellikle kazanç sağlamaktır. TCK'nın 188/1. maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç edilmesini yasaklamaktadır. Suçun oluşması için bu fiillerden herhangi birinin gerçekleştirilmiş olması yeterlidir.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti, maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi, nakledilmesi, depolanması, satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması gibi fiilleri içerir. Bu fiiller, TCK'nın 188. maddesinin 3. fıkrasında imal, ithal ve ihraç etme suçlarından ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.

IV. Suçun Manevi Unsuru

TCK'nın 188. maddesinde düzenlenen suçlar kast ile işlenebilir ve taksirle işlenmeleri mümkün değildir. Suçun düzenlenme şekli, kast ile işlenebileceği gibi olası kast ile de işlenebilir. Uyuşturucu madde bulundurma fiilinin, kullanım amacıyla mı yoksa ticaret amacıyla mı yapıldığı tespiti, suçun belirlenmesinde kritik öneme sahiptir.

Uyuşturucu madde bulundurmanın amacı tespit edilirken dikkate alınması gereken kriterler şunlardır:

*Failin bulundurduğu maddeyi başkalarına satma, devretme veya tedarik etme yönünde herhangi bir faaliyet içinde olup olmadığı.

*Uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruş şekli. Kullanım amacıyla bulunduranlar, maddeleri kolay erişilebilecek yerlerde tutarken, ticaret amacıyla bulunduranlar, maddeleri genellikle erişilmesi zor yerlerde saklar.

*Uyuşturucu maddenin çeşit ve miktarı. Kullanıcılar genellikle bir ya da benzer etkiler gösteren maddeler bulundurur, ancak farklı etkileri olan maddeler bulunduran kişiler, bu maddeleri ticaret amacıyla bulunduruyor olabilir.

V. Hukuka Aykırılık

Suçun bir unsuru olan hukuka aykırılık, fiilin yasal tanıma uygun olup hukuk düzeniyle uyumsuz olması anlamına gelir. Fiilin, hukuk kurallarıyla çatışma ve çelişki içinde olması gerekmektedir. Failin eylemi hukuka aykırı değilse veya eylemi hukuka uygun hale getiren bir neden varsa, suç oluşmaz. Yani, failin hareketi kanundaki suç tanımına uygun olabilir, ancak bu her durumda hukuka aykırı olduğu anlamına gelmez. Genel olarak, bir eyleme ceza öngörülmesi, eylemin hukuka aykırı olduğu varsayımını destekler. Ancak, ceza normunun yasakladığı bir fiilin hukuken izin verilmiş veya bir görev olarak yüklenmiş olması durumunda, hukuka aykırılık varsayımı geçersiz olur ve eylem hukuka uygun kabul edilir. Bu bağlamda, hukuka uygunluk nedenlerinin varlığından söz edilebilir.

VI. İştirak

İştirak, bir suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi anlamına gelir. Türk Ceza Kanunu’nda iştirak müessesesi, ceza hukuku açısından önemli bir kavramdır ve iki temel türü vardır:

*Doğrudan İştirak: Suçun her bir faili, suçun işlenmesine doğrudan katkıda bulunur. Örneğin, uyuşturucu üretiminde her bir fail, üretim sürecinin bir aşamasında yer alır.

*Dolaylı İştirak: Suçun işlenmesine dolaylı yoldan katkıda bulunan, yani suçun işlenmesine yardım eden veya kolaylaştıran kişilerdir. Bu durumda, suçun doğrudan işlenmesinde rol oynamayan kişiler, suçun işlenmesine yardımcı olabilirler.

TCK m. 188, uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarında iştirak halinde olan kişilerin suçun işlenmesindeki rollerine göre ceza düzenlemeleri getirir. Bu düzenleme çerçevesinde, faillerin suçun işlenmesindeki katkıları iki ana kategoriye ayrılır:

*Doğrudan Failler: Suçun gerçekleşmesinde aktif rol oynayan ve suçun eylemlerini doğrudan gerçekleştiren kişilerdir. Örneğin, uyuşturucu madde satışı yapan bir kişi, suçun esas eylemini gerçekleştirdiğinden, cezalandırılması gereken kişi olarak kabul edilir. Bu kişiler, suçu fiilen işleyen ve suçun doğrudan parçası olan kişiler olarak değerlendirilir ve bu nedenle ceza derecesi, suçun doğrudan işlenmesine bağlı olarak belirlenir.

*Dolaylı Katkıda Bulunanlar: Suçun işlenmesine yardımcı olan veya destek veren kişiler, ancak suçun gerçekleştirilmesinde doğrudan rol oynamayan kişilerdir. Örneğin, uyuşturucu üretimini destekleyen bir kişi, suçun doğrudan faili olmasa da, suçun işlenmesine yardımcı olmuştur. Bu kişiler, ceza belirlemesinde suçun doğrudan işlenmesinde rol oynamadıkları için daha hafif cezalarla karşılaşabilirler.

a. Suç Ortaklarının Sorumluluğu

İştirak müessesesi, suç ortaklarının sorumluluğunu belirlerken, her bir kişinin suçun işlenmesindeki katkısının derecesine göre farklı cezalar öngörür. Bu bağlamda, faillerin suçun işlenmesine sağladıkları katkının büyüklüğü, ceza sorumluluğunu belirler:

*Ağır Katkıda Bulunanlar: Suçun işlenmesine önemli ölçüde katkı sağlayan kişiler, daha ağır cezalara çarptırılabilirler. Bu kişiler, örneğin uyuşturucu madde üretimi veya büyük miktarda uyuşturucu ticareti yapan kişiler olabilir. Bu tür kişiler, suçun işlenmesinde kilit rol oynadıkları için, daha yüksek cezalara maruz kalırlar.

*Yardımcı Rolde Olanlar: Suçun işlenmesine dolaylı bir şekilde katkıda bulunan veya yalnızca destekleyici bir işlev gören kişiler, daha hafif cezalara çarptırılabilirler. Bu kişilere, suçun işlenmesindeki katkılarının daha az olması nedeniyle daha düşük ceza verilmesi söz konusu olabilir.

b. Ceza Ağırlaştırma ve Hafifletme

TCK m. 188 kapsamındaki suçlarda iştirak, cezanın hem ağırlaştırılmasına hem de hafifletilmesine yol açabilir. Bu durumun nasıl gerçekleştiği aşağıdaki gibi açıklanabilir:
*Ceza Ağırlaştırma: Bir suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi, suçun toplumsal etkisini artırabilir ve bu nedenle cezanın ağırlaştırılması gerektiği durumlar ortaya çıkabilir. Örneğin, uyuşturucu madde ticaretinin bir grup tarafından yapılması, suçun kapsamını genişlettiği için, cezanın artırılmasına neden olabilir. Bu durum, suçun toplumsal etkisini ve faillerin suçun işlenmesindeki rollerini adil bir şekilde yansıtmayı amaçlar.

*Ceza Hafifletme: Suçun işlenmesinde yalnızca yardımcı bir rol üstlenen kişiler, suçun doğrudan işlenmesine kıyasla daha hafif cezalarla karşılaşabilirler. Yardımcı rolü, suçun ağırlığının azaltılmasına neden olabilir. Bu, suçun işlenmesinde aktif bir rol oynamayan kişilere yönelik adil bir ceza uygulamasını sağlar.

VII. Teşebbüs

Teşebbüs, bir suçun işlenmesi amacıyla faillerin fiil hazırlığı veya icra hareketlerinde bulunması, ancak suçun tamamlanmadan önceki aşamada kalması durumudur. TCK’nın 35. maddesi, suç teşebbüsünü şu şekilde tanımlar:

Madde 35/1: "Suçun işlenmesine teşebbüs, suçun kanuni tanımında öngörülen tüm maddi ve manevi unsurlarının gerçekleşmemesi hali olup, bu durum suçun meydana gelmesine engel olabilen bir eksiklik ya da engel olabilir."

Teşebbüs aşaması, suçun tamamlanmamış hali olarak, ceza hukuku açısından özel bir değerlendirme gerektirir. Bu aşama, suçun icra hareketlerinin tamamlanmamış olması durumunu ifade eder ve TCK'nın 188. maddesi çerçevesinde, bu suçun teşebbüs aşamasında kalması belirli sonuçlar doğurur.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarında teşebbüsün maddi unsurları, suçun işlenmesi için gerekli olan fiillerin tamamlanmamış olmasıdır. TCK'nın 188. maddesi çerçevesinde, teşebbüs aşamasında kalan suçun maddi unsurları şu şekilde değerlendirilebilir:

*İmalat Suçu Teşebbüsü: Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin üretiminde kullanılan malzemelerin temin edilmesi veya üretim sürecinin başlatılması, ancak üretim sürecinin tamamlanmamış olması.

*İthalat Suçu Teşebbüsü: Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ithalatına yönelik fiillerin gerçekleştirilmesi, ancak maddelerin ülkeye sokulmasının tamamlanmamış olması.

*İhracat Suçu Teşebbüsü: Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ülke dışına çıkarılması amacıyla işlemlerin yapılması, fakat maddelerin yurtdışına sevk edilmesinin tamamlanmamış olması.

*Ticaret Suçu Teşebbüsü: Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin satılması, satışa arz edilmesi veya bulundurulması amacıyla hareket edilmesi, ancak bu maddelerin gerçek anlamda satışa sunulmamış olması.
Teşebbüs aşamasında kalan suçlar, ceza hukuku açısından, suçun tam olarak tamamlanmamış olduğunu ifade eder ve bu durum çeşitli hukuki sonuçlar doğurur. Türk Ceza Kanunu'nun 35. maddesine göre, suçun teşebbüs aşamasında kalması, failin suçun tamamlanmış hali için öngörülen cezasına göre daha hafif bir ceza alabileceği anlamına gelir. Bu, suçun tüm unsurlarının gerçekleşmediği durumlarda uygulanır ve cezanın hafifletilmesini sağlar. Teşebbüsün derecesi ve failin niyeti, cezanın belirlenmesinde önemli rol oynar. Mahkemeler, teşebbüs aşamasında kalan suçlarda, failin suçun işlenmesine yönelik niyetini, eylemin tamamlanıp tamamlanmadığını ve teşebbüs aşamasındaki hareketlerini dikkatle değerlendirir. Bu değerlendirme, suçun tamamlanmış hali için öngörülen cezanın belirli oranlarda indirilmesi yoluyla yapılır ve failin hazırlık ve icra hareketlerinin niteliğine göre cezanın miktarı belirlenir. Bu süreç, ceza adaletinin doğru bir şekilde sağlanabilmesi için teşebbüs aşamasındaki eylemlerin ve niyetlerin titizlikle incelenmesini gerektirir.

IX. Etkin Pişmanlık

Türk Ceza Kanunu (TCK) çerçevesinde uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarına ilişkin cezalandırma hükümleri oldukça kapsamlı ve serttir. Ancak, suçlunun suçun işlenmesinden sonra pişmanlık duyması ve bu pişmanlığını somut bir şekilde göstermesi durumunda uygulanabilecek olan etkin pişmanlık kurumu, cezai müeyyidelerin hafifletilmesi için bir fırsat sunar. Türk Ceza Kanunu’nun 168. ve 221. maddelerinde genel olarak düzenlenen etkin pişmanlık kurumu, belirli suç türlerinde özel düzenlemelerle ayrıntılandırılmıştır.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde suçları açısından etkin pişmanlık, TCK m. 191’de düzenlenmiştir.TCK m. 191'e göre, suç işlendikten sonra fail, suçun işlenmesi ile ilgili olarak yetkili mercilere başvurur ve suçun aydınlatılmasına katkıda bulunursa, cezada indirim yapılabilir. Ancak, etkin pişmanlık kurumundan yararlanabilmek için belirli şartların sağlanmış olması gerekir. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilir:

*Suçun Aydınlatılmasına Katkı: Fail, etkin pişmanlık hakkını kullanabilmek için suçun ortaya çıkarılmasına ve aydınlatılmasına somut katkıda bulunmalıdır. Örneğin, suçun işlendiği yerler, suçun diğer failleri, suçun işlenmesine yönelik organizasyonlar hakkında bilgi sağlamalıdır.

*Önceden Bilgi Verme: Fail, suçun işlenmesinden sonra etkin pişmanlık talebinde bulunmalı ve bu talebi, yetkili makamlara en kısa sürede iletmelidir. Bilgi sağlama sürecinde, faillerin suçla ilgili tüm detayları eksiksiz bir şekilde açıklamaları gerekir.

*Madde ve Ekipmanların Teslim Edilmesi: Eğer suçun konusu olan uyuşturucu maddeler veya suçun işlenmesinde kullanılan aletler varsa, bu maddeler veya ekipmanlar yetkili mercilere teslim edilmelidir. Teslim işlemi, etkin pişmanlık hakkının sağlanması açısından kritik bir öneme sahiptir.

TCK m. 191/2'ye göre, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması durumunda cezada indirim yapılır. Bu indirim, genel olarak cezanın üçte birine kadar bir oranda olabilir. Ancak, ceza indiriminin uygulanabilmesi için etkin pişmanlık hükümlerinin kapsamına giren tüm şartların yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Şartların yerine getirilmemesi durumunda ceza indirimi uygulanmaz ve fail standart cezai müeyyidelere tabi olur.

İçtima Hükümlerinin Uygulanması

Uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarına ilişkin yargılamalarda, bu suçların genellikle tek bir fiille tek bir kişi tarafından, aynı zamanda işlenmiş olması mümkün olmadığından, Türk Ceza Kanunu (TCK) 5237 sayılı Kanun’un ikinci kısmının beşinci bölümünde düzenlenen içtima hükümleri uygulanmaktadır. Bu bağlamda zincirleme suç ve fikri içtima hükümleri dikkate alınmaktadır.

Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması

Zincirleme suç, failin bir suç işleme kararı çerçevesinde değişik zamanlarda aynı suçları arada hukuki kesinti olmadan işlemesi durumunda uygulanır. Özellikle TCK’nın 188. maddesinde düzenlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarında zincirleme suç hükümleri geçerlidir.

TCK m. 188’deki suçlar, seçimlik hareketli suçlardır ve fail, suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda uyuşturucu madde imal, ithal veya ihraç ederse zincirleme suç hükümleri uygulanır. Örneğin, fail değişik tarihlerde uyuşturucu madde imal etmişse, bu fiiller imal etme yönünden zincirleme suç olarak değerlendirilir ve ceza artırımı söz konusu olur.

TCK m. 188/3’teki seçimlik fiiller arasında hukuki kesinti olmaksızın arda arda işlenen suçlarda da zincirleme suç hükümleri uygulanır. Eğer fail, kısa süre içinde aynı veya farklı kişilere uyuşturucu madde satmışsa, bu durumda zincirleme suç hükümleri geçerli olur.

Fikri İçtima Hükümlerinin Uygulanması

Fikri içtima, aynı suç işleme kararıyla işlenen fiillerin tek bir suç olarak değerlendirilmesini sağlar. Eğer fail, aynı uyuşturucu madde ile ilgili TCK 188/1 ve 188/3'teki seçimlik hareketleri birlikte işlemişse ve iki fiil arasında hukuken geçerli bir kesinti yoksa, bu durumda fikri içtima hükümleri uygulanır ve fail tek bir suçtan mahkûm edilir. Örneğin, uyuşturucu madde imal eden bir kişi, bu maddeleri satmak için bulundurmuşsa, arada hukuken geçerli bir kesinti yoksa, ayrıca uyuşturucu madde satma suçundan mahkûmiyet kararı verilmez. İmal suçu, bulundurma ve satma fiillerini kapsar ve tek bir suç olarak değerlendirilir.

Gerçek İçtima Hükümlerinin Uygulanması

Gerçek içtima, failin işlediği fiiller arasında hukuken geçerli bir kesinti olduğu ve suç işleme kararının yenilendiği durumlarda uygulanır. Bu durumda, her bir fiil bağımsız bir suç olarak değerlendirilir ve her suç için ayrı ceza verilir. Örneğin, bir kişi uyuşturucu maddeyi ithal ettikten sonra bu maddeleri satarsa, her iki eylem arasındaki hukuki kesinti ve suç işleme kastının yenilenmesi durumunda, ithal ve satma suçları ayrı ayrı değerlendirilir.

Sonuç olarak, uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarında zincirleme suç, fikri içtima ve gerçek içtima hükümlerinin uygulanması, failin eylemlerinin sürekliliği, hukuki kesinti olup olmadığı ve suç işleme kastının yenilenip yenilenmediği gibi kriterlere bağlıdır. Her bir durum özel olarak değerlendirilerek ceza hukuku kuralları çerçevesinde karar verilmelidir.

(NOT: Yukarıdaki yazı sadece bilgilendirme amacı taşımaktadır. Somut olaylar yaşanması durumunda avukatınıza başvurmanızı tavsiye ederiz.)

AVUKATA SOR